Obezite Hakkında Az Bilinen Gerçekler
Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ, WHO) göre; obezite, vücutta aşırı veya anormal yağ birikmesi olarak tanımlanır. Kalp-damar hastalıkları, diyabet, kanser gibi hastalıkların temel nedenlerinden birisi olarak kabul edilir.Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ, WHO) göre; obezite, vücutta aşırı veya anormal yağ birikmesi olarak tanımlanır. Kalp-damar hastalıkları, diyabet, kanser gibi hastalıkların temel nedenlerinden birisi olarak kabul edilir.
Obezite; aşırı enerji tüketimi, yetersiz fiziksel aktivite veya her ikisinin neden olduğu uzun sureli enerji dengesizliği ile kişinin genleri ve çevresel faktörlerle etkileşimleri sonucu olarak gelişen kronik bir durumdur. Obezite, sedanter yaşam tarzı ve aşırı besin alımını destekleyen sosyo-kültürel çevrede gelişir.
Obezite, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm dünyada giderek artan bir halk sağlığı sorunudur. Harcanandan daha fazla enerji alımı ve/veya fiziksel aktivitenin az oluşu obezite ile yakından ilişkilidir. Gelişmiş ülkelerdeki populasyonun %60-70’i fazla kilolu veya obezdir. Kadınlarda ve şehirde yaşayanlarda obezite insidansı daha yüksektir. Son 10 yıl içinde tüm dünyadaki fazla kilolu ve obez kişilerin erişkinlerde %27, çocuklarda %47 olarak prevalansı artmaktadır.
DSÖ Avrupa Bölgesi 2022 Obezite Raporuna göre obezite prevelansı;
- Erişkinlerin %60’ı
- 5 yaş altındaki çocukların %7,9’u (yaklaşık 4,4 milyon)
- Okul çağındaki çocukların 1/3’ü
- Adolesanların ¼’ü
Bu rapora göre Türkiye;
- Erişkin fazla kilolu ve obez sınıflamasında 1.sırada
- 5-9 yaş fazla kilolu ve obez sınıflamasında 11.sırada
- 10-19 yaş fazla kilolu ve obez sınıflamasında 13.sırada
OBEZİTE VE KANSER
Son dönemlerde, obezite ve kanser ilişkisi oldukça dikkat çekmektedir. Çalışmalar obezitenin kolon, meme, endometrium, karaciğer, böbrek, özefagus, gastrik, pankreatik, safra kesesi ve lösemi gibi çeşitli kanser türleri ile ilişkili olduğunu, kansere ilişkin mortalite riskini arttırdığını ve tedaviye cevabı azalttığını göstermektedir.
Obezite ve kanser ilişkisinin altında yatan mekanizmalar henüz tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Obezite, adipoz dokunun fizyolojik fonksiyonlarında değişikliğe neden olmaktadır ki; bu durum da karsinogenez ve kanser progresyonunda etkin insülin direncine, kronik inflamasyona, endojen cinsiyet hormonlarının düzeyinde artışa ve leptin, plazminojen aktivatör inhibitör-1, adiponektin gibi adipokinlerin sekresyonunda değişikliğe neden olmaktadır.
Obezite ile ilişkili önemli moleküller:
- Adipoz doku disfonksiyonu
- İnsülin direnci
- Adipokin ve inflamatuar sitokinin aşırı üretimi
Sonuç olarak Obezite, tümör hücrelerinin proliferasyonunu ve metabolizmasını destekleyen, sağ kalım süresini azaltan çok sayıda onkojenik sinyal yolunu aktive eder. Bu nedenle kanserli hastada obezitenin etkisini en aza indirmek kanser tedavisi için çok önemlidir. Aynı zamanda sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlıklarının kazandırılması obezite ile ilişkili kanserlerde morbidite ve mortalitenin önlemesinde önemli rolü oynar.
OBEZİTE VE YO-YO SENDROMU
Yo-Yo Sendromu olarak adlandırılan etki, bireyin sürekli olarak ağırlık kaybetme ve sonrasında daha fazlasını kazanması olarak tanımlanmaktadır. Yo-Yo döngüsü, tekrarlanan ağırlık kaybı ve yeniden ağırlık kazanma süreci olarak ifade edilmektedir. Obez bireylerde ve kadınlarda sıklıkla görülmektedir.
Yo-Yo Sendromu, kısa sürede uygulanan yanlış ve hızlı diyetlerin sonucunda oluşmaktadır. Bu sendroma sahip olan bireyler diyet yapmaya başladıklarında normal olarak ağırlık kaybederler fakat kaybedilen vücut ağırlığı uzun vadede kalıcı etkiye sahip değildir. Kısa sürede kaybedilen ağırlıklar diyet bırakıldıktan sonra fazlasıyla geri kazanılmaktadır. Bu nedenle birey ağırlık kaybedip ardından hemen geri kazanarak kaçınılmaz ağırlık döngüsünün içine girmektedir (Contreras, 2019). Yo-Yo etkisi; cinsiyet bazında orta yaşa sahip, yağ yüzdesi yüksek, sedanter yaşam tarzını benimsemiş hareketsiz kadınlarda daha fazla görülmektedir. Kilo döngüsü olarak adlandırılan Yo-Yo etkisi bireylerde vücut kütle indeksinde yukarı doğru tırmanışlara (BKI ≥30 kg/m2), vücudun birçok sisteminde hastalıkların oluşmasına ve aşırı kiloyla birlikte Tip 2 diyabet hastalığının oluşmasına zemin hazırlamaktadır.
Yo-Yo Sendromu Nedenleri:
İhtiyaçtan fazlasını yemek veya uzun süre aç kalmak,
Öğün düzensizliği,
Sürekli yemek yeme halinde olmak,
Abur cubur atakları,
İdeal ağırlıkta olmamak,
Kaybedilemeyen fazla kilolara sahip olmak,
Sürekli olarak kilo kaybetme girişimlerinde bulunmak
Öncelikli hedef, yanlış ve bilinçsiz davranışlarla bireyin sağlığını etkileyecek derecede ağırlık artışına engel olunması ve başvurulan popüler diyetler sonucunda bireylerin Yo-Yo sendromundan korunması- dır. Yo-Yo etkisinin ortadan kaldırılması, tedavinin başarılı bir şekilde sonuçlanması için beslenme ve diyet uzmanının hazırladığı kişiye özgü beslenme programlarıyla bireye öğün düzeni planlanmalı, ana öğünlere ve ihtiyaç olduğunda ara öğünlere özen gösterilmeli, her öğünde her besin grubundan besin çeşitliliği sağlanmalı, tabaklar renklendirilmeli, günlük alınması gereken enerji tam ve dengeli olarak verilmelidir. Beslenmenin temel ilkeleri bireye benimsetilmeli ve diyetin sadece zayıflamak, aç kalmak- tan ibaret olmadığı, vücuda zarar vermeyen sağlıklı yiyeceklerin yer aldığı beslenme düzenlerinin yaşam şekli haline getirilmesi gerekliliği vurgulanmalıdır.
OBEZİTE VE SİGARA
Obezite ve sigara kullanımı dünyada giderek artış gösteren önemli halk sağlığı problemleridir. Sigara kullanımı ile çok sayıda toksik kimyasal madde maruziyeti gerçekleşebilmektedir. Son yıllarda yapılmış olan çalışmalar ile toksik kimyasal madde maruziyetindeki artış ile birlikte önemli bir sağlık problemi olan obezite prevalansında da artışın meydana gelebileceği ortaya konulmuştur. Kimyasallara maruziyet ve obezite arasındaki ilişki oldukça yeni bir araştırma konusudur. Yapılmış olan deneysel çalışmalar dietilstilbestrol, bisfenol-a, fitalatlar, organik kalaylar... gibi kimyasal maddelerin nükleer hormon sinyal yolağını etkileyerek adipösit biyolojisinde değişiklikler meydana getirebileceğini ve obeziteye neden olabileceğini ortaya koymaktadır.
Sigara bağımlılığı ve obezite, önemli halk sağlığı sorunları olup her ikisine de tedavi edilmesi gereken hastalıklar oldukları düşünülerek yaklaşılmaktadır. Son on yılda maternal sigara kullanımı ve çocukluk dönemi aşırı kiloluğun muhtemel ilişkisini araştıran oldukça fazla sayıda çalışma bulunmaktadır. Gebelik döneminde sigara kullan annelerin çocuklarının aşırı kiloluk riskiyle karşı karşıya oldukları önemsenmesi gereken bir bulgudur. Toksikolojik bakış açısıyla değerlendirme yapıldığında gebelik döneminde sigara kullanımı ile PAH’lar ve PM’ler gibi toksikanlara fetüsün erken dönemde maruziyetinin çocukluk çağında obezite görülme riskini arttırabileceği düşünülmektedir. Ayrıca nikotinin, insanlar üzerinde yapılan çalışmalarda gebelik döneminde sigara kullanımı ve çocuklarda görülen obezite sıklığındaki artışa neden olabilecek temel kimyasal madde olabileceği öne sürülmüştür.
OBEZİTE VE SİRKADİYEN RİTİM
Sirkadiyen terimi “circa” (yaklaşık) ile “dies” (gün) kavramlarından oluşmakta ve “yaklaşık bir gün” anlamına gelmektedir. Sirkadiyen Ritim ise dünyanın kendi ekseni etrafında 24 saat süren bir dönüşünün canlılar üzerinde oluşturduğu biyokimyasal, fizyolojik ve davranışsal ritimlerin tekrar edilmesi olarak tanımlanmaktadır. İnsanlarda Sirkadiyen sistem, davranışları günün zamanına göre optimize etmek ve uyumsuz fizyolojik süreçleri geçici olarak bölmek için günlük çevresel değişiklikleri öngörüp uyarlamaktadır.. Her gün yeniden kurulan Sirkadiyen Ritim, 24 saatlik bir döngüde tekrarlanan sindirim, uyku, hormon salgılama ve vücut ısısı gibi kendini tekrar eden biyolojik olayların temel döngüsüdür.
Sirkadiyen süreçleri düzenleyen en önemli olgu ışık-karanlık döngüsüdür. İnsan sirkadiyen fizyolojisi gündüz hareket etmek ve beslenmek, gece uyumak ve beslenmemek gibi faaliyetleri desteklemek için gelişmiştir. Obezite ve iştah gelişiminde önemli olan insülin, glukagon, adiponektin, leptin ve grelin hormonlarının salınımının Sirkadiyen Ritimden etkilendiği belirlenmiştir. Taheri ve arkadaşlarının 1024 kişi ile yaptığı çalışmada (2004) az uyuyan insanlarda leptin ve grelin seviyesinin azaldığı, bu azalmaya bağlı olarak iştahın arttığı belirlenmiştir. Böylece kısa uyku süresi ile BKİ’deki artış ilişkilendirilmiştir.
Bir çalışmada (Baron ve ark., 2013) geç saatte veya uykudan önce yemek yemenin toplam enerjiyi arttırarak bireylerin ağırlık artışına yatkınlığını arttırabileceği sonucuna varılmıştır. Geç saatlere kadar çalışanlarda, vardiyalı işçilerde ve adölesanlarda ağırlık artışı ve obezite insidansının yüksek olduğu belirlenmiştir. Sirkadiyen saatin uykuyu teşvik ettiği gece boyunca çalışan/yemek yiyen insanlarla yapılan bir çalışmada (Sheehan ve ark., 2003) ağırlık artışı ve obezite riskini arttırabilecek mekanizmalar bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Sirkadiyen Ritim metabolizmanın genel sağlığının korunmasında önemlidir. Yetersiz uyku, jet lag, vardiyalı çalışma gibi etkenler Sirkadiyen Ritimde bozulma ve yanlış hizalamalara neden olmaktadır. Yanlış hizalama sonucunda ritim bozuklukları obezite, Tip II DM gibi metabolik hastalıklar ortaya çıkabilmektedir.
OBEZİTE VE SARKOPENİ
Günümüzde geriatri alanında ilgi çeken bir konu olan sarkopeni, sarkopenik obezite gibi kavramlar yetişkinlerde de tartışılır olmuştur. Sarkopeni Latince anlamı kas kaybıdır. Bireylerin kas kütlesindeki kaybı tanımlamaktadır. Kronik hastalık durumu, yetersiz beslenme, yetersiz uyku ve fiziksel inaktivite gibi çeşitli faktörlerin varlığıyla bireylerde sarkopeni riski artmaktadır. Ayrıca, sigara ve alkol kullanımı ve serum D vitamini seviyesinin düşüklüğü de sarkopeni riskini artırmaktadır.
Sarkopenik obezite sarkopeni ve obezitenin bir arada olduğu sağlık durumunu tanımlamaktadır. Sarkopenik obezite terimi ilk olarak Baumgartner ve arkadaşları tarafından (2000) yeni bir vücut kompozisyonu kategorisi olarak adlandırılmıştır ve hem sarkopeni hem de obezitenin vücut kompozisyonu kategorilerini birleştirmektedir. Bireylerde kas dokusu kaybı ile birlikte yağ dokusunun artış gösterdiği durumdur. Literatürde tanı kriterleri henüz belirlenmemiş bir konu olmasına karşın ön görü olarak prevelansının % 0-25 arasında olduğu öngörülmektedir. Türkiye’de yapılan kesitsel bir çalışmada 65 yaş üzeri toplam 423 bireyin antropometrik profilleri incelendiğinde sarkopenik, obez ve sarkopenik obez bireylerin prevalansının sırasıyla %14, %35 ve %11 olduğu tespit edilmiştir.
Sarkopenik obezite, morbird obezitenin getirdiği kronik sorunlara ek olarak hastalarda kırılganlık, fiziksel disabilite, metabolik sendrom, diabetes mellitus, kardiyovasküler hastalıklar, dislipidemi, hipertansiyon, osteoporoz ve osteoartrit gibi önemli sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. 2019 yılında yapılan çalışmada, sarkopenik obeziteye sahip kişilerde normal vücut bileşimine sahip kişilere kıyasla mortalite riskinin 1.2 kat arttığı bulunmuştur.
Sarkopenik obezitede fiziksel aktivite ile mevcut kas kütlesinin arttırılmasının yanında enerji, protein ve özellikle D vitamini başta olmak üzere antioksidan vitaminler (A, E ve C vitamini ), kalsiyum, selenyum, magnezyum ve çinko gibi mikro besin ögelerinden zengin ve dengeli bir beslenme planının oluşturulması sarkopenik obezitenin önlenmesi ve iyileştirilmesinde önemli bir adımdır. Bu süreçte bireylerde vücut kompozisyonun belirli periyotlarla tespit ve takibi de önemli bir basamak olacaktır.
İdeal vücut hedeflerinize ulaşmak için ihtiyacınız olan motivasyon, bir adım mesafede.
KAYNAKÇA
- Alphan MET. Obezitenin etiyolojisi. İçinde: Baysal A, Baş M(editörler). Yetişkinlerde Ağırlık Yönetimi, 1. Baskı. İstanbul, Ekspress Basımevi, 2008: 17-34.
- Maria Dalamaga, Obesity and cancer risk: Emerging biological mechanisms and perspectives, Metabolism Clinical and Experimental 92 (2019) 121–135
- WHO EUROPEAN REGIONAL OBESITY REPORT 2022
- Ş̧ule Yiğit, Ece Arı, Asrın Buğra Meriç, Muhammed Furkan Kurt, Kürşat Aras, Nilüfer Erkasap T.Tıp. Arş. D./ 2019; 1 (2): 34-37
- Melike ŞARE, Asghar AMANPOUR, Elif Münire GÖDE, Fatma ÇELİK, YO-YO SENDROMU, Biruni Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, İstanbul / Türkiye
- Brownell, K. D., Greenwood, M. R. C., Stellar, E., & Shrager, E. E., Physiology & behavior.1986 38(4), 459-464.
- Dr. Toksikolog Gülşen GÖNEY Arzu Didem YALÇIN, Sigara Maruziyeti ve Obezite İlişkisi, Klinik Tıp Solunum Aktüel Cilt:10 Sayı: 1 - Mart 2019 Sf No: 8-11
- Gülşen DELİKANLI AKBAY, Sirkadiyen Ritim ve Obezite, Cumhuriyet Üniv. Sağ. Bil. Enst. Derg. 2020 (5)2: 83-90
- Sarkopenik Obezite ile İlgili Güçlükler, 2019, Cilt 10., Sayı 4, The Journal of Turkish Family Physician (The Journal of Turkish Family Physician 2019;10(4):214-216)
- Yetişkin ve Yaşlı Bireylerde Sarkopenik Obezite Durumunun Saptanması ve Tanı Yöntemlerinin Karşılaştırılması, 2016, Başkent Üniversitesi - Beslenme ve Diyetetik Bölümü ABD http://acikerisim.baskent.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11727/2551/10131809.pdf?sequence=1&isAllowed=y)